Darbeler | Konular | Kitaplar

Turuncu devrim'in gizli mimarları

KİEV - Bir grup genç, bir ayı aşkın süredir başkent Kiev'deki Bakanlıklar karşısında 24 saat aralıksız "davul" çalıyor. Kendilerine "Özgür Davulcular" adını veren gençler, mazot varillerini ortadan ikiye keserek, demir çubuklarla beton binalar arasında yankılanan "Yuşçenko", "Defol Kuçma" şeklindeki vuruşları yapıyor.
Bulundukları mekanın zemini buzlarla kaplı. 23 yaşındaki Yura Vasiçki ellerini göstererek, "Nasır tuttu." diyor. Aralarında bayanlar ve çocuk denecek yaşta eylemciler de var. Eylemlerine 22 Kasım sabahı, yani 21 Kasım'daki seçimlere hile karıştırılması üzerine ülke genelinde ortaya çıkan "halk direnişi" ile başlamışlar.

"Özgür Davulcular" Ukrayna'da sivil direnişin ortaya çıkardığı Turuncu Devrim'i hazırlayan sıra dışı eylem metotlarından sadece biri. Araçlarla konvoy oluşturmak, konserler vermek, turuncu renkli flama, atkı, şapka ve kurdelelerle dayanışma gösterilerinde bulunmak, diğer eylemler arasında sayılabilir. Parlamentoyu, Başkanlık Sarayını, Başbakanlık ve bakanlıkları kuşatarak çalışmaz hale getiren eylemlerin sembollerinden biri de, kuşatmalar boyunca kurulan çadırlar.

Kiev'de, 21 Kasım'ı takip eden iki gün içerisinde 3 binden fazla çadır kurulmuş. Bu çadır kentlerin ikisi dışındakiler, 9 Aralık'ta seçimlerin tekrarlanmasına karar verilince kaldırılmış. Halen kurulu olan çadır kentlerden biri Parlamento binası yanında, diğeri de Kiev Özgürlük Meydanı'na açılan Kreşçatik Caddesi üzerine kurulu. Seçimlerin resmi sonuçları 6 Ocak'ta açıklanana kadar da kurulu kalmaya devam edecekler.

Çadır kentler eğlence merkezi!

Çadır kentler '68 Kuşağı benzeri, devrimci, hippi gençliğin merkezi olmuş. Yüzlerce çadırda, binlerce genç erkek ve kadın kalıyor. Çadırlar adeta, devrimin "ziyaretgahı" olmuş. Ukrayna halkı ve yabancılar, çadırlara gelip direnişçilerle hatıra fotoğrafları çektiriyorlar. Çadırlar, eylemciler tarafından korunuyor. Yemeklerini büyük oranda burada kendileri hazırlanıyor. Temizliği kendileri yapıyor.

Bütün zorluklarına rağmen, eylemler bir eğlenceye dönüştürülmüş. Özellikle rock ve rap konserleri ile gençler, her gece Özgürlük Meydanı'nda toplanıyor. Seçimlerin olduğu akşam dahi, burada konser veriliyordu. Gringuly isimli grup, devrime yönelik popüler besteler hazırlamış. Şarkılarının nakarat kısmı, "Biz çoğunluğuz, bizi ezemezsiniz." herkes tarafından tekrarlanıyor. Konserler, gece yarılarına kadar sürüyor. Özgürlük Meydanı, aynı zamanda yeni yıl kutlamaları için hazırlandığından, adeta panayırı andırıyor. Midilli atları, evcil şahinler, maymunlar, balonlar, Noel anne ve Noel baba kıyafetli gençler ve yılbaşı çamları ile tam bir ilgi odağı.

Çadırlarda, Ukraynalılar dışında, Gürcistan'dan, Belarus'tan, Moldova'dan, Kanada ve İngiltere'den çok sayıda genç var. Gelen gruplar, kendi ülkelerinin de bayraklarını asmışlar. İlk başlarda aralarında Azerbaycan ve Türkiye bayrağı da varmış, daha sonra kaldırılmış. Bayraklarla birlikte, uluslararası bir mülteci kampı görüntüsü veriyor çadır kentler.

Tarih yazdıklarına inanıyorlar!

Ancak, çadır kentlerin dikkat çeken bir yönü daha var. O da, askeri parkeler giymiş direnişçiler, askerden alınmış çadırlar ve yine askerden temin edilmiş yemek yapma makinelerinin çadır kentler içinde olması. Bu durum, Ukrayna Ordusu'nun direnişe karşı sadece sessiz kalmadığını, aynı zamanda örtülü destek verdiğini doğruluyor.

Çadır kentte yaşayan gençler arasında, "tarih yazdıklarına" dair güçlü bir kanaat oluşmuş. Bu da yaptıkları işe verdikleri önemi artırmış. Nikola Ostrovski'nin "Ve Çeliğe Su Verildi" romanını hatırlatan bir manzara var. Üniversite öğrencisi 23 yaşındaki Anatoly Koreç, çadırlar kurulduğunda Başbakan Viktor Yanukoviç yanlılarından çok tehdit aldıklarını belirtiyor. Koreç, "Bu sebeple kampı çevirip, giriş çıkışları kontrol altına aldık." şeklinde konuşuyor. Koruma görevini koordine edenlerden Viktor Smokish, şu an emlakçılık yapıyormuş. Daha önce orduda yüzbaşıymış. Smokish, "Bağımsızlığımız için savaştık. Ukrayna halkı uyandı. Aldatılmaya artık izin vermeyecekler. İki çocuğum var, onların gelecekleri için buradayım." diyor.

Çadır kenti eylemciler kendileri temizliyor. 16 yaşındaki Nastya Yeftuşenko da, arkadaşı ile birlikte gelip gönüllü temizlik yapanlardan. Annesinin İstanbul'da çalıştığını söyleyen Yeftuşenko, "Eylemlere, geleceğimizi emin ellere vermek için katıldık. Ne kadar çok insan burada olursa o kadar güçlü oluruz." şeklinde görüşlerini dile getiriyor. Eylemleri eğlenceli bulan Yeftuşenko, bu sayede dayanışma ve yardımlaşmayı öğrendiğini ifade ediyor.

Halka "Biliyorum" mesajı verdiler!

Ukrayna'da halk isyanı görünüşte dağınık ve kendiliğinden gelişen bir olgu izlenimi veriyor. Ama, dikkatle incelendiğinde şiddetsiz halk isyanını örgütleyen üç unsur öne çıkıyor. Birincisi, muhalefet partileri. Ukrayna'da, 2002 yılında Viktor Yuşçenko'nun başkanlığında 9 parti ile "Bizim Ukrayna Bloku" oluşturuluyor. Juliya Timoşenko'nun, oluşturduğu bir diğer parti bloku da başkanlık seçimlerinde Yuşenko'ya destek verdi. Sonuçta, ülke genelinde muhalefet büyük oranda birleşmiş oldu. Bunda, Başbakan Viktor Yanukoviç'in hataları da etkili oldu. Yanukoviç yönetimine yönelik sayısız yolsuzluk söylentisi var. Ukraynaca'yı kullanmayan Yanukoviç, geçmişte biri hırsızlık diğeri adam yaralama suçlarından iki kez hapis yatmış. Rusya yanlısı olarak bilinen Yanukoviç, ekonomi alanında da başarısız bulunuyor.

Örgütlü eylemlerin ortaya çıkmasını sağlayan bir diğer unsur, Znayu sivil girişimi. Znayu, bir grup genç tarafından kurulmuş ve 100 kadar sivil toplum kuruluşunun desteğine sahip. Znayu, tüm il ve ilçelerde seçmenlere, oy kullanmaları, adaylar konusunda seçici davranmaları ve verdikleri oylara sahip çıkmaları konusunda eğitimler vermiş. Znayu, bu amaçla eğlendiren, eğlendirirken öğreten bildiriler, radyo ve televizyon reklamları hazırlamış. Znayu, Ukraynaca'da "Biliyorum" anlamına geliyor. Znayu merkezinde görüştüğümüz kurucu koordinatörlerden Peter Koshukov, seçime kadar 7 milyon adet broşür, sticker ve bildiri dağıttıklarını, binlerce gönüllü ile çalıştıklarını anlatıyor. Koordinatörlerden Koshukov, 700 bin dolardan biraz fazla para harcadıklarını belirtiyor. Gönüllülerle çalışmalarının masrafları azalttığını kaydediyor.

Mali destek yabancı kuruluşlardan

Znayu projeleri için, George Soros'un Açık Toplum Vakfı ve uzantıları, Freedom House, Amerikan Cumhuriyetçi Parti'ye yakın IRI ile Amerikan Demokrat Parti'ye yakın NDI gibi sivil toplum kuruluşları, ABD-Ukrayna Vakfı gibi girişimlere sponsor olmaları için başvurmuş. Kurucu-koordinatörlerden Dimitri Potyekhin ise, projeleri kendilerinin geliştirdiğini, sadece mali destek aldıklarını belirtiyor. Potyekhtin, "Kimse Znayu'yu kullanmadı. Biri birini kullandıysa, 'Biz Batıyı kullandık' denebilir" sözleri ile dış güçler tarafından kullanıldıkları iddialarını reddediyor.

Ancak gerek muhalefet gerekse Znayu, "pozitif" eylem yöntemlerini uyguladılar. Yani eylemlere değil, seçimler yoluyla iktidarı değiştirmeye konsantre oldular. Sokak eylemlerinin örgütleyicisi ise Pora isimli gençlik örgütü oldu. Pora, Ukrayna'daki halk isyanını "sivil itaatsizlik" eylem metotları ile geliştirdi. Eylemleri, şiddetten uzak, örgütlü, disiplinli ve planlı bir çekirdek kadro tarafından yönlendiriliyor. Pora, "Zamanı" demek. "Demokrasinin Zamanı", "Özgürlüğün Zamanı", "Diktatörlüğe Son Vermenin Zamanı", "Eylem Zamanı", "Kazanma Zamanı"... Pora, Ukrayna'da az bir öğrenci kadrosu tarafından kurulan ve eylemler öncesi 30 bin gönüllü katılımcıyı eğiterek, halk isyanını örgütleyen bir girişim.

Pora, ilk olarak Nisan 2004 Mukaçeve Belediye seçimlerinde görünür hale geldi. 21 Kasım'daki seçimler sonrası da eylemlerin yöneticisi oldu. Çadır kentlerin kurulmasından sokaktaki rock konserlerine, davulcu gençlerden arabalı konvoylara kadar tüm eylemler dağınık gibi görünseler de Pora'nın koordinasyonu ile gerçekleşiyor. Pora, 21 Kasım gecesi 4 bin kadar eylemciyi ellerindeki kırmızı lazer işaretleyicilerle Yüksek Seçim Kurulu önünde toplamış. Pora'nın eylem koordinatörlerinden Andrey Rojniyatovley, "Kırmızı lazer kalemlerle Yuşçenko yazdık. Sanki 4 bin lazer silahı doğrultulmuş gibi etki gösterdi" şeklinde konuşuyor.

Pora, 21 Kasım gecesi Kiev'deki merkezi istasyona ekipler göndermiş. Bütün vagonların üstüne, grafiti Pora yazmışlar. Rojniyatovley, "Pora, o sabah tüm ülkeye yayılmaya başladı. Bir anda müthiş merak uyandırdı" diyor.

"Şiddete başvurmak istemedik"

Aynı gece, asıl ekip Kreşçatik Caddesi, Özgürlük Meydanı ve hükümet binalarının çevresine çadır kentler kurmaya başlamış. Rojniyatovley, iki günde 3 binden fazla çadır kurduklarını anlatıyor. Üçüncü gün, Özgürlük Meydanı'na 500 bin kişi toplanınca, olay çıkmaması ve eylemlerin disiplinli yürümesi için her 5 metreye kollarında Pora bandı asılı bir genç dikmişler. Eylemin ilk iki günü endişeli olduklarını söyleyen Rojniyatovley, ekliyor: "500 bin insan toplanınca, bizi yenemeyeceklerine kanaat getirdim".

Pora koordinatörlerinden Andrey Gusek, eylem metodu olarak sivil itaatsizliği tercih ettiklerini ifade ediyor. Ancak, kendilerinin 2000 yılında Sırbistan'da, 2003 yılında Gürcistan'da gerçekleşen sivil darbelerden farklı yöntemler izlediklerini kaydediyor. "Biz asla şiddete başvurmadık" diyen Gusek, Parlamento'yu rahatlıkla ele geçirip Başkanlık Sarayı'na girebileceklerini, ancak devrimin daha uzun soluklu olması için, barış yolunu tercih ettiklerini ifade ediyor.

Gusek, kendisinin 2000 yılında Sırbistan'da 60 gün süren eylemler sonrasında "kadife devrimi" gerçekleştiren Otpor öğrenci hareketinden kurslar aldığını kabul ediyor. Otpor, "direniş" anlamına geliyor ve Pora gibi Sırbistan'daki eylemleri örgütlemişti. Otpor, 2003 yılında Gürcistan'da "Gül Devrimi"ni gerçekleştiren Kmara öğrenci hareketine de destek vermişti. Gusek, kendisinin "kitleleri harekete geçirme ve sempatizan kazanma" konularında 4 kurs aldığını ifade ediyor. Parlamento'da muhalefet parti milletvekillerine danışmanlık yapan Gusek, birçok arkadaşı gibi 1990'daki öğrenci hareketlerinde etkili olarak yer aldıklarını belirtiyor.

Diktatörlerin de "Aşil topuğu" vardır!

Gusek, Otbor'un el kitabı Gene Sharp'ın kitaplarını okuduğunu, ama çok karmaşık bulduğunu söylüyor. Gene Sharp, Harvard Üniversitesi'nde görev yapmış ordinaryüs bir profesör. Sharp, stratejik şiddetsiz isyanın bütün politik güçlerin üzerinde olduğunu kaydediyor. Otpor ve kendinden sonraki eylemci grupların el kitabı haline gelen, "Şiddetsiz Eylem Politikaları" ve "Diktatörlükten Demokrasiye" başlığıyla yayımlanan iki kaynak eseri mevcut. Sharp, diktatörlerin zayıf noktaları olduğunu, "Aşil topuğu" dediği bu zayıf noktaların üzerine şiddetsiz, planlı ve disiplinli bir halk hareketi ile gidildiği takdirde, yıkılmalarının mümkün olduğunu söylüyor. Sharp, 198 farklı sivil itaatsizlik eylem metoduna da yer veriyor kitabında.

Pora'nın, Gene Sharp'ın "Diktatörlükten Demokrasiye" kitabını çevirdiği ve kitabın Robert Helvey'in başkanlığındaki Amerikan Albert Einstein Enstitüsü'nün mali desteği ile 12 bin adet bastırıldığı kaydediliyor.

Ukrayna'daki eylemlerde her ne kadar Pora'nın eğiticisi Otpor üyeleri olsa da, en büyük destekçisi Gürcistan'daki Kmara'nın üyeleri oldu. Kmara, "Yeter" anlamına geliyor ve "Gül Devrimi"nin sokaktaki mimarları olarak kabul ediliyor. Kreşçatik Caddesi'ndeki çadır kentte görüştüğümüz "Tato" isimli Kmara üyesi, "Burada kötü giden bir şeyler vardı, destek olmaya geldik. Nerede olsa destek oluruz." diyor. Seçimlerden bir gün önce, 25 Aralık'ta Ukraynalı bir bayan eylemci, Gürcistanlı bir eylemci ile kampta evlenince, Gürcistan Büyükelçisi kendilerine hediye göndermiş. Gürcistan desteğini açıktan ifade etmekten çekinmiyor zaten. "Gül Devrimi" ile iktidara gelen Michael Shaakashvili, 26 Aralık seçimleri sonrasında Yuşçenko'yu ilk kutlayan lider oldu. Dahası, Yuşçenko ile birlikte 2005 yılını kutlamak için 31 Aralık'ta Kiev'e gitti. Shaakashvili ve Yuşçenko, eylemin sembolü Özgürlük Meydanı'ndaki platformda, Ukrayna halkına hitap edip 2005 yılına birlikte girdiler.

Sivil darbeler, gençleri hedef alıyor

Gürcistan gibi, Ukrayna da "sivil darbe" öncesinde, komünist rejimlerin devrildiği, ancak demokrasiye geçişin sağlanamadığı ülkeler arasında yer alıyordu. Direnişi örgütleyen gençler, komünist yönetimler devrildiğinde henüz 5-6 yaşlarındaydı. Yani, yeni nesiller. Üniversite gençliğinin ateşli ve her zaman daha özgürlükçü muhalif özellikleri, örgütlenmeleri kolay hale getiriyor. Pora eylem koordinatörü Andrey Rojniyatovley, dünyadaki çoğu devrimlerin gençler tarafından gerçekleştirildiğini belirttikten sonra şöyle devam ediyor: "Aileleri yok. Gözü pekler. Devrim için en uygun yaştalar".

Gürcistan ve Ukrayna'da, iktidarlar örgütlenmenin önünü kesmek için tutuklamalara giriştiyse de, bastırmaları mümkün olmadı. Bunda, öğrenci hareketlerinin liderlerinin belirgin ve ön planda olmaması önemli rol oynuyor. Bir diğer önemli etken, geniş örgütlenme devrimden 6 ay önce başlıyor ve seçimlerin adil ve şeffaf olmasını sağlamayı hedef gösteriyor. Seçim sonuçları ile oynanınca da, yıldırım eylemlerle sonuca gidiliyor. Bu da iktidarın engelleyici unsurları devreye sokmasına imkan vermiyor.

Öğrenci örgütlenmesi sivil darbelerin motor gücü olsa da, geniş halk desteğine imkan sağlamak için, demokrasi yanlısı diğer sivil toplum kuruluşları ile birlikte çatı örgütler kuruluyor. Ukrayna'da, 55 şehir ve ilçedeki 335 vakıf ve sivil toplum kuruluşu bir araya gelerek, "Seçim Özgürlüğü Koalisyonu" kurdular. Eylemin mesajının geniş kitlelere ulaşması için, ulusal medya desteği de sağlanıyor. Gürcistan'da Rustavi-2 televizyonu gibi, Ukrayna'da Kanal 5 televizyonu devrimin "beyaz ekranı" oldu. Eylemcilerin mesajlarını, muhalefet liderlerinin konuşmalarını, kitlelere ulaştırmayı başardılar. Devrime destek veren çok sayıda gazete de var tabii.

Turuncu Devrim ihraç olabilir

Sonuçta, muhalefetin adayı Viktor Yuşçenko sandıktan üç ayda gerçekleştirilen üçüncü başkanlık seçiminin ardından zaferle çıktı. Yuşçenko, 1999-2002 yılları arasında 16 ay başbakanlık yaptı. Daha önce de Merkez Bankası Başkanlığı görevini yürüttü. Ukrayna'nın bugün kullandığı milli parası onun zamanında çıkarıldı. Başbakanlığı döneminde de, yolsuzlukla mücadelesi, ekonomik performansı ve Batı yanlısı politikaları ile beğeni toplamıştı. Yuşçenko'nun popülaritesinin artmasında, eylül ayı başında zehirlenmesinin de rolü var. Kendisini "istihabaratın" zehirlediğini iddia eden Yuşçenko'nun yüzü, vücudundaki aşırı Dioxin sebebiyle tahriş oldu.

Ukrayna asıllı Amerikalı bir eşe sahip olan Yuşçenko, beş çocuk babası. 50 yaşındaki yeni liderin Ukrayna'nın yönünü Rusya'dan Batı'ya döndüreceğinden kimsenin şüphesi yok. 26 Aralık'ta tekrarlanan 2. tur seçimlerde yüzde 52 oy alarak başkanlığı garantileyen Yuşçenko'yu güçlü halk desteğine karşın, zor bir dönem bekliyor. Bunların en başında da, ülkenin doğusunda yer alan Donbass olarak bilinen üç şehrin ayrılma temayülü göstermesi. Daha çok Rusların yaşadığı bu bölgelerde, her üç seçimde de Yuşçenko'ya yüzde 15'in altında oy çıktı.

Ancak Yuşçenko başarılı olamazsa bile Ukrayna'da yaşanan sivil darbenin, yakın coğrafyayı etkileme potansiyeli çok yüksek. Pora ve Znayu yöneticileri de, Moldova, Belarus, Rusya ve Orta Asya'dan kendilerine tecrübelerini paylaşmak için gelenler olduğunu söylüyor. Sırbistan ve Gürcistan'dan sonra, şimdi de Ukrayna'daki "kadife devrim"in ihracı gündemde. Sivil devrimin gizli mimarlarının, bunu başarıp başaramayacağını zaman gösterecek.

"HALK İSYANINDAN ÖNCE, OLİGARKLAR ÇATIŞTI"

Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kuçma'nın danışmanı ve Dostluk Vakfı Başkanı siyaset bilimci Prof. Sergiy Teleşun, yaşananları devrim değil, sosyal değişim olarak niteliyor. Teleşun'un, Turuncu Devrim'e dair ilgi çekici tespitleri var?

– Turuncu Devrim nasıl ortaya çıktı?

Bunun sadece seçim için başladığını söylemek yanlış olur. Kuçma'nın ikinci kez seçilmesinden sonra 2001 yılında başladı. Ukrayna demokratik bir ülkeydi, ama bu formaliteden ibaretti. İktidarı, 6 ekonomik grup (oligark) elinde tutuyordu. Aslında asıl çatışma bu gruplar arasında başladı. Halk mücadeleye başlamadan önce, bu gruplar arasında özellikle özelleştirmeler sebebi ile kavgalar başladı.

– Peki halk, neden şimdi sokağa döküldü?

Bir kere genel bir kitlesel memnuniyetsizlik vardı. Beceriksiz seçim organizasyonu vardı. İktidar, Ukrayna'nın özelliklerini bilmeyen yabancı reklamcı ve danışmanlarla çalışarak büyük hata etti. Ama halkı bu şekilde, muhalefet organize etti. Gençlik kolları, uluslararası sivil toplum kuruluşları da bu organizasyon içinde yer aldı.

– Otpor gibi gruplarla, yabancı sivil girişimlerin bunda rolü var mı?

İnisiyatif sahibi onlar değildi. Böyle bir durumla karşı karşıya kalınca, muhalefet adamlarını onlara gönderdi ve sonuç elde ettiler. Üçüncü ülkeler bu örgütlenme sayesinde yardımlarını ilettiler. Bu tür yardımlar iki taraftan da oldu. Hem Batı'dan, hem de Doğu'dan.

– Üçüncü ülkelerin yardımları, içişlerine karışmak anlamına geliyor mu?

Bazı büyük ülkeler dünyanın jeo-politik öneme sahip bazı bölgelerinde, sivil toplum kuruluşlarını kullanıyorlar. Burada hassas olmak lazım. Çünkü ters de tepebilir. Rusların yaptığı ters tepti. Zararı olmayan çay bile çok içildiğinde, zarar verebilir.

– Ukrayna, bundan böyle Rusya'ya sırtını mı dönecek?

Buna inanmıyorum. Rusya, Ukrayna'ya bundan sonra da en yakın ülke olarak kalacak. Her zaman iyi ilişkileri sürdürmemiz lazım. Ukrayna, Avrupa ile daha iyi ilişkilere sahip olması gerektiğini çok önce anladı. Ama, politik sıkıntılar bunun ilan edilmesine engel oldu.

"BARTHOLEMOUS'UN MECLİS'TEKİ TEMSİLCİSİ OLMAK İSTİYORUM"

Turuncu Devrim sırasında, Ukrayna'daki dini gruplar arasında da ilginç bir bölünme yaşandı. Yüzde 13'ü temsil eden Katolik kiliseler devrim yanlısı tavır aldı. Ortodoks kiliseler ise, ikiye bölündü. Yüzde 30'u temsil eden Moskova Patrikliği'ne bağlı kiliseler büyük oranda Rusya yanlısı Yanukoviç'i, Ukrayna Patrikliği'ne bağlı kilisedeler de Yuşçenko'yu destekledi.

Ukrayna Patrikliği'ne bağlı Boris ve Hlip Kilisesi Başpapazı ve bağımsız milletvekili Boyko Yuriy, seçimlerde Yuşenko'nun kazanması sonrasında Vatikan'dan Papa'nın resmen tebrik ettiğini belirtiyor. Yuriy, 12 yıldır ilk kez Fener Rum Patriği Bartholemous'un da kendilerini resmen kutladığını ifade ediyor.

"Ukrayna kiliselerinin Fener'e bağlanması hayatımın gayesi" diyen Yuriy, Fener Patrikhanesi ile ilgili bugüne kadar gayri–resmî temaslar kurduklarını kaydediyor. Amerika ve Avrupa'daki Ukraynalılar diasporasının Fener'e bağlandığını vurgulayan Yuriy, "Bizim de amacımız bu olmalı. Yavaş yavaş Fener'e bağlanmalıyız" şeklinde konuşuyor.

Yuriy, Moskova Kilisesi'nin Deli Petro'dan bu yana devletin bir organı gibi çalıştığını belirtiyor. "Şu an bile destek gösterilerinde Çar'ın fotoğrafını Yanukoviç ile birlikte taşıyorlar" diyen Yuriy, Moskova'nın kilise dili eski Slavca'yı reformlarla günümüz diline uyarladığını ve kilise müdavimlerini Rusça öğrenmeye zorladığını söylüyor.

Yuriy, Ukrayna'nın bağımsızlığı için Fener'e bağlanmalarının önemini vurgulayarak hayalinin Ukrayna Meclisi'nde Barthalemous'u temsil etmek olduğunu belirtiyor. Yuriy, görev yaptığı kilisenin ismini, Fener tarafından Ukrayna'da kutsanan ilk azizlere ait olduğunu da vurguluyor.